Sadık Albayrak’ın çiğnenen onuru

01.12.2010 Vatan

Bazı Amerikalı diplomatlar, her kimden duymuşlarsa (ki AKP içinden veya yakınından birileri olma ihtimali bence yüksek) Sadık Albayrak’ın, Antalya Büyükşehir Belediyesi AKP’nin elindeyken raylı sistem ihalesine girmek istediğini, bunun için dünürü Başbakan Erdoğan’ın nüfuzunu kullandığını duymuş, buna inanmış veya önemsemiş, sonunda Washington’a rapor etmişler.

Sadık Albayrak’ı tanıyanlar için
bu akla hayale sığmayacak bir iddia, dolayısıyla bir iftiradır. Ben de böyle düşünüyorum ve kendisinin, benim gibilerini mahçup etmeyecek birisi olduğuna inanıyorum, kısacası kendisine kefilim!

Bu noktada kendisini nasıl bildiğimi de açıklamam gerekebilir: Sadık Albayrak ile ilk
kez 1980 ortalarında tanıştım. RP’nin yayın organı durumundaki Milli Gazete’nin başyazarlığını yapıyordu. Bir zamanların meşhur Türk Ceza Kanunu’nun 163. maddesinden dolayı hapis yatmış, nice çileler çekmiş İslamcı bir gazeteciydi. Tipik bir Trabzonlu, Karadenizliydi: Açıksözlü, dost canlısı, mert biriydi, ki hâlâ öyle olduğunu biliyorum.

Wikileaks-gazetecilik ilişkisi

Tabii iş burada kalmadı. Söz konusu rapor Wikileaks’in Türkiye’den gelen binlerce belge arasında ilk açıkladıkları arasında yer alınca bazı “gazeteciler” buna balıklama atladı ve bir dizi siyasetçi ve devlet adamı arasında Sadık Abi’yi de hedef tahtasına oturttular.

Tam burada bir soluklanıp, Sadık Albayrak vakası üzerinden Wikileaks-gazetecilik ilişkisine odaklanabiliriz. Wikileaksçiler gazeteci değiller, böyle bir iddiaları da yok. Onlar hakikaten insanlık için çok hayırlı bir iş yapıp, büyük iktidar odakların gizli belgelerini tüm dünya
kamuoyunun dikkatine sunuyorlar.

Ama gazetecilik farklı bir meslek. Özellikle herhangi bir “belge”yi ham haliyle yayınlamak hiç değil. Hiç kuşkusuz Wikileaks’in yayınladıkları belgelerin herbiri biz gazeteciler için birer servettir. Fakat
işimizi layıkıyla, yani gazeteciliğin evrensel kurallarına harfiyen uyarak yapmamız şartıyla. Nitekim Wikileaks’le önceden anlaşan New York Times, Le Monde, El Pais, Guardian gibi gazeteler yayınlanması aylarca, etkisi yıllarca sürebilecek bu belgeleri çok serinkanlı bir şekilde değerlendiriyorlar. Bizdeyse, Ragıp Duran’ın deyimiyle “Acele Posta Servisi gazeteciliği”ni benimsemiş, yani kendilerine gelen (ya da geldiğini söyledikleri) paketleri açıp olduğu gibi yayınlamakla yetinen meslektaşlarımız ortalığı tam bir “çiğnenen onurlar cehennemi”ne çevirmiş durumdalar. Tıpkı Ergenekon, Balyoz ve benzeri süreçlerde yaptıkları gibi.

Ayıklama değil gazetecilik özeni
Taraf Gazetesi’nden Mehmet Baransu’nun telefonda bana, “yarın gazetede belgelerini yayınladığımızda Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinin nasıl düşmüş olduğunu göreceksiniz” demesi hâlâ kulaklarımda. Nitekim sözümona belgeyi yayınladılar da. Ama sonrası malum, GMT saati denen kavramı bile bilmiyorlarmış, filan...

Sırf o olaydan, ele geçirilen (veya servis edilen) her belgenin tek başına haber olmadığını anlamış olması gereken bazı insanların, her Amerikalı diplomatın karaladığı her spekülasyona “kesin doğru” muamelesi yapması nedeniyle Wikileaks’in kopardığı son kıyamet ülkemizde hayırlara değil tam tersi sonuçlara vesile olabilir.

Kesinlikle Wikileaks belgelerinde şu ya da bu nedenle herhangi bir ayıklamaya gidilmesini savunmuyorum. Tam tersine tüm belgeler yayınlanmalı. Ama biz gazeteciler bu belgelere ek olarak dersimizi çalışmalı, belgelerde adı geçen ve özellikle de itham edilen kişilerin görüşlerini almalı; artı olarak sözü edilen kişiler ve konular hakkında ayrıca araştırma yürütüp bunları da okuyucu/izleyiciye sunmalıyız.

Yine Sadık Albayrak örneğinden hareketle derdimi anlatmaya çalışayım: Bir gazete, bir Amerikan belgesinde yer alan Sadık Albayrak hakkındaki suiistimal iddiasını tabii yayınlayabilir, yayınlamalı da. Fakat söz konusu olayı (burada raylı sistem) derinlemesine araştırmalı, Albayrak’ın kendisine ve dönemin belediye başkanına, hatta mümkünse nüfuzunu kullandığı söylenen Başbakan’a ulaşıp onların görüşlerine muhakkak yer vermelidir. İlk gün haberi patlatıp, ertesi gün suçlanan kişinin (örneğimizde Albayrak’ın oğlu Berat Albayrak ve dönemin Belediye Başkanı Menderes Türel’in) açıklamalarına bir kenarda yer vermekle gazetecilik yapılmış olmuyor.
Ve çok ayıp oluyor.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
29.06.2025 Erdoğan ile Kılıçdaroğlu’nun birbirlerinden medet umması ne anlama geliyor?
28.06.2025 Kemal Kılıçdaroğlu mucizesi
27.06.2025 “Türkiye’de seçimle iktidar değişimi dönemi kapandı” mı gerçekten?
26.06.2025 Cübbeli olmak değil, Cübbeli kalmak zor
25.06.2025 Fatih Altaylı Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı: “İspanya’dayken AKP’li bazı dostlar arayıp ‘gelme tutuklayacaklar’ dedi, sinirlendim ve geldim”
25.06.2025 Bir hayal kırıklığı olarak Kemal Kılıçdaroğlu
24.06.2025 CHP oyun bozmaya devam ediyor
23.06.2025 Yanıbaşımızda ülkeler birbirleriyle, biz ülke olarak birbirimizle savaşıyoruz
22.06.2025 “Öcalan Kürtleri satıyor” koalisyonu
22.06.2025 Fatih Altaylı’nın tutuklanması bize neler söylüyor?
29.06.2025 Erdoğan ile Kılıçdaroğlu’nun birbirlerinden medet umması ne anlama geliyor?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı