Zafer Partisi ve Ümit Özdağ realitesi

29.04.2025 medyascope.tv

29 Nisan 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Bugün sabah İstanbul Adliyesi'nde, Çağlayan'da Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın duruşması var. Bu, tutuklu yargılandığı dava ile ilgili değil; esas, ilk gözaltına alındığı cumhurbaşkanına hakaret suçlaması ki burada tutuksuz yargılanıyor. 20 Ocak'ta gözaltına alınmıştı, Antalya'da yaptığı konuşma nedeniyle. Ama esas tutuklanmasına neden olan halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçlaması, Kayseri olaylarını tahrik ettiği gerekçesiyle sonradan gündeme geldi ve ondan tutuklandı. Onun duruşması 11 Haziran'da olacak. Yani bugünkü dava sonucunda tahliyesi falan diye bir şey söz konusu değil. 11 Haziran'a kadar tutukluluğu en azından devam edecek, ondan sonrasına bakacağız. Ben de bir aksilik olmazsa o davayı, Çağlayan’daki duruşmayı izliyor olacağım, izlemeye çalışacağım. Belli ki bayağı kalabalık olacak ama herhalde gazeteci olarak içeri girebilirim diye düşünüyorum. Orada zaten şöyle de bir nostaljik yön var; ben Çağlayan'da büyüdüm, o adliyenin olduğu yerde abimin okuduğu Çağlayan Lisesi vardı, karşısında da benim mezun olduğum Ziya Paşa İlkokulu var. Her Çağlayan’a gittiğimde benim için nostaljik bir şey oluyor. Ümit Özdağ da bir anlamda nostalji diyelim çünkü biz kendisiyle yıllar önceden beri tanışırız. Neredeyse 40 yıl olacak diyeyim ama en az bir 35 yıl olmuştur. Benim genç bir gazeteci, onun genç bir akademisyen olduğu dönemlerden beri tanışırız. O zamandan bu zamana ben hep gazeteciliği sürdürdüm ama o siyasete atıldı. Ama hiçbir zaman da birbirimizi görmeyi ihmal etmedik ve şu anda izlediğiniz stüdyoya geldiği zaman da bayağı bir ilgi uyandırmıştı ve ben epey bir lince maruz kalmıştım. Hâlâ o yayın nedeniyle benimle selamı sabahı kesen çok solcu arkadaşım var ya da tanıdığım var. Neyse, diyecek bir şey yok, biz gazetecilik yapmaya devam ediyoruz. Ümit Özdağ içeri alınınca, yani 20 Ocak'ta içeri alınınca — bayağı bir zaman olmuş, Silivri'de kalıyor — açıkçası şunu sordum kendime: ‘‘Doğru dürüst bir örgütü olmayan bir parti — tabii ki teşkilatları var ama burada bu parti daha çok bir Ümit Özdağ partisi — Ümit Özdağ içeri girince bu partinin akıbeti ne olacak?’’ diye sormadan edemedim. Birçok kişi de aynı şeyi sormuştur, herhalde kendisi de aynı şeyi düşünmüştür, partililer de onu düşünmüştür. Bir diğer husus da Zafer Partisi'nin en büyük motivasyonu olan sığınmacı karşıtlığı meselesi büyük ölçüde Türkiye'nin gündeminde ön sıralarda artık yer almamaya başlamıştı. Hele bir de üstüne Suriye'de rejimin devrilmesi eklenince, geri dönme ihtimali ciddi bir şekilde gündeme gelince — hepsi değil tabii ama en azından hatırı sayılır bir bölümünün — bu, Türkiye'nin gündeminden iyice çıkmıştı. Ve ‘‘Ümit Özdağ'sız, sığınmacı gündeminden mahrum bir Zafer Partisi ne olur acaba?’’ sorusu birçok kişi gibi beni de meşgul ediyordu. Fakat son günlerde gördüğüm kamuoyu araştırmaları ilginç şeyler söylüyor. Malum, biliyoruz Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti olmayı tekrar elde etti, oylarını bayağı arttırmış gözüküyor. AK Parti'de de belli bir toparlanma var. Küçük partiler ciddi bir şekilde eriyorlar, etkileri azalıyor. DEM Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi; DEM biraz daha önde, Milliyetçi Hareket Partisi onun gerisinde derken 5. parti olarak benim gördüğüm tüm araştırmalarda Zafer Partisi çıkıyor ve oralarda %7 barajını aşabiliyor gözükmüyor benim gördüklerimde. Ama şöyle bir husus var: İYİ Parti'den fazla, Anahtar Parti — biliyorsunuz Yavuz Ağıralioğlu'nun yeni kurduğu parti — ondan fazla görünüyor. Yani MHP kökenli, Türk milliyetçisi kökenli partiler içerisinde MHP'den sonra en güçlü parti olarak çıkıyor karşımıza. Ve diyelim ki bu partiler barajı geçmek için bir sonraki seçimde ittifak yapmak isteseler, herhalde ana gövde Zafer Partisi olur. Tabii o günden seçim zamanına kadar ne, nasıl değişir bunları kestirmek mümkün değil. Fakat böyle bir olay var, böyle bir realite var. Şu anda MHP'den sonra Türk milliyetçisi iddiasındaki partiler içerisinde en öne çıkanı Zafer Partisi. Ama burada bir başka husus daha var. Zaten Zafer Partisi realitesini perçinleyen husus şu: Bu hareketin içerisinde Ülkücü Hareket geçmişi olmayan çok kişi var. Kimisi ulusalcı olarak tanımlayabileceğimiz kesimler, kimisi genç kuşakta ortaya çıkan yeni tür seküler milliyetçilik, Türk milliyetçiliği. Yani Zafer Partisi, gençlerin daha fazla itibar ettiği, kentlerde daha fazla ilgi gören bir parti konumunda ve bu da onu Türkiye'nin bir realitesi haline getiriyor. Eğer Ümit Özdağ'ı içeri attırırken siyasi iktidar, Zafer Partisi'nin zamanla erimesini, etkisini kaybetmesini hesapladıysa bunda başarılı olamamış gözüküyor. Bu son kamuoyu yoklamalarında Zafer Partisi'nin diğerlerine göre daha iyi durumda olmasında Ümit Özdağ'ın cezaevinde olmasının etkisi var mıdır? Muhtemelen vardır; bir mağdurla dayanışma duygusu olarak. Ama bir CHP'nin 19 Mart sonrasında ve İmamoğlu'nun kazandığı oy arttırımında olduğu kadar olmadığı muhakkak. Sonuç olarak Ümit Özdağ ve Zafer Partisi Türkiye'de varlığını sürdüreceğe benziyor. Yok olması, etkisini kaybetmesi pek söz konusu olacak gibi değil. Özellikle çözüm sürecinde birtakım mesafeler katedilirse — Abdullah Öcalan'ın koşullarının iyileştirilmesi talebi var çünkü, biliyorsunuz merkezi bir talep — o konuda önemli gelişmeler olursa çok ciddi bir propaganda imkanına da sahip olacak, propaganda alanı da iyice gelişecek Zafer Partisi ve Ümit Özdağ'ın. Zaten Ümit Özdağ ne dedi alındığı andan itibaren; "Apo'yu bırakmak için beni aldılar" dedi. Bu birebir böyle olmayabilir ama bir şekilde çözüm süreciyle bir ilişkisi olduğu kesin. Bir diğer husus da şu: Bugünkü duruşmaya Özgür Özel de katılacak. Normal şartlarda salı günü grup toplantısı yapan Cumhuriyet Halk Partisi, Ümit Özdağ'ın duruşması nedeniyle grup toplantısını iptal etti. Bu da bence çok anlamlı çünkü ileride oluşabilecek birtakım yakınlaşmalarda Cumhuriyet Halk Partisi, Zafer Partisi'ni ve Ümit Özdağ'ı bir şekilde akılda tutuyor, öyle anlaşılıyor. Zaten içeri girdiği andan itibaren Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri ve aynı zamanda Genel Başkanı Özgür Özel de bunlardan birisi, kendisini birçok kez ziyaret ettiler. Dolayısıyla bir dayanışmayı baştan itibaren gösterdiler. Dolayısıyla Zafer Partisi’nin önümüzdeki süreçte — tabii bunları şimdiden kestirmek mümkün değil ama — en azından an itibarıyla CHP’ye bir şükran borcu olduğunu kabul edebiliriz. Toparlayacak olursak, Ümit Özdağ ve Zafer Partisi bir anlamda kendilerine rağmen güçlerini koruyorlar. Ümit Özdağ umarım en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşur çünkü tamamen siyasi bir operasyon sonucu içeride, birçok siyasetçi gibi. Her ne kadar kendisi telaffuz etmese de Selahattin Demirtaş bunun en çarpıcı örneğidir, Ekrem İmamoğlu bir başka örnek, diğer belediye başkanları bunun başka bir örneği. Her birinin ayrı ayrı özgürlüğüne kavuşması gerçekten Türkiye için bir zorunluluk. Ümit Özdağ çıkarsa muhtemelen 11 Haziran’daki duruşma sonrası tahliye olabilir. O zaman Zafer Partisi’nin, içeride kendini iyice hazırlamış bir Ümit Özdağ’la tekrar bir atağa geçmesine tanık olabiliriz. Bugünkü duruşmayla ilgili izlenimlerimi de herhalde öğleden sonra yapacağım yayınlarda bir şekilde dile getirme imkanım olur. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
05.05.2025 Sırrı Süreyya'yı gözyaşlarıyla uğurladık
04.05.2025 Kürtler bu iktidara niçin ve nasıl güvensin?
04.05.2025 Necati Özkan ile söyleşi: “Millet ile devletin karşı karşıya geldiği her durumda kazanan millet olur”
04.05.2025 Erdoğan 19 Mart gibi vahim bir hatayı neden yaptı?
03.05.2025 "Heybede duran büyük turplar" ne zaman dökülecek?
01.05.2025 Prof. Evren Balta ile söyleşi: Dünyada ve Türkiye'de otoriter rejimlerin geleceği
30.04.2025 Dalga dalga fiyasko
29.04.2025 Sahiden hepimiz aynı gemide miyiz?
29.04.2025 Zafer Partisi ve Ümit Özdağ realitesi
28.04.2025 Erdoğan saldırdıkça İmamoğlu kazanıyor
05.05.2025 Sırrı Süreyya'yı gözyaşlarıyla uğurladık
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı